Nisan 18, 2024

Son Dakika Haberleri – Güncel Haberler

Gündemdeki haberler, güncel haberler, magazin, spor ve ekonomideki gelişmeler, yerel ve dünya haberleri Ulkugundem.com'da.

Her yönüyle Ürdün’de yaşanan son kriz

15 min read
Her yönüyle Ürdünde yaşanan son kriz

Orta Doğu’nun ufak ve doğal kaynaklar yönünden yoksul ülkelerinden Ürdün’de bir süredir Kral 2’nci Abdullah’ın üvey kardeşi Prens Hamza üzerinden başlayan bir kriz yaşanıyor.

Washington Post gazetesinde çıkan bir haberin ardından dünyanın da duyduğu krize, ülkeyi yöneten Haşimi Hanedanı üyeleri, istihbarat ve ordunun da katılımıyla çözüm bulunmuşa benziyor. En azından ana aktörlerin basına yansıttıkları kadarıyla Prens Hamza, Kral Abdullah’a bağlılığını deklare ettiği bir tutum içinde.

İki hanedan üyesi içinde yaşanan krizin ayrıntı kısmına girmeden önce Ürdün’ü bir asırdır yöneten Haşimi ailesi ve hanedanı ile ilgili bilgi vermekte yarar var.

Esasen bugün Suudi Arabistan toprakları olan Hicaz’da varlıklarını sürdüren Haşimiler, Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde Ürdün, Suriye ve Irak’ta da varlık göstermeye başladı.

1856’da Mekke’de doğan ve bizim “Şerif Hüseyin” olarak bildiğimiz Hüseyin bin Ali, dünya çapındaki milliyetçilik akımlarından etkilenip Arap milliyetçiliği yapmaya başlayınca dönemin Osmanlı yönetimi aracılığıyla göz hapsine alınmak üzere İstanbul’a getirildi. Lakin Şerif Hüseyin’in ev hapsi uzun sürmedi.

Bir süre sonra Arabistan’a dönen Şerif Hüseyin İngilizlerle iş birliği yaparak Osmanlı’ya karşı kabileleri örgütledi ve büyük bir Arap Devleti kurma mücadelesine girişti. Lakin Şerif Hüseyin’in istekleri, Osmanlı’ya karşı iş birliği yaptığı İngilizler aracılığıyla kabul edilmedi.

Arabistan bölgesindeki ikinci büyük kabile olan Suudlar, Hicaz bölgesinde devlet kurma hususunda İngilizlerle anlaşmaya vardı.

Lakin İngilizler, Şerif Hüseyin ve oğullarından vazgeçmiş değildi. O dönem İngilizler adına Orta Doğu’da etkin isimlerden “Çöl Kraliçesi” olarak anılan Gertrude Bell, Hüseyin’in oğullarını bölgede kurulacak yeni devletlerin yönetiminde değerlendirmeye karar verdi.

Gertrude Bell ve Irak Kralı Faysal. Fotoğraf: gohighbrow

[Gertrude Bell ve Irak Kralı Faysal. Fotoğraf: gohighbrow]

(İngiliz gezgin Gertrude Bell ve o döneme ışık tutun mektupları için bakınız.)

Şerif Hüseyin’in oğullarından Abdullah bugünkü Ürdün’e, diğer oğlu Faysal da önce Suriye, ardından Irak’a kral yapıldı.

Suriye’ye kral olan Faysal’dan da biraz söz etmek gerekiyor. Faysal, Suriye’ye kral yapıldıktan sonra ülkede başlayan bir ayaklanma neticesinde soluğu Irak’ta aldı ve Irak Kralı oldu.

Lakin 1933’te ameliyat olmak için gittiği İsviçre’den cenazesi döndü. Yerine geçen oğlu Gazi de bir trafik kazasında yaşamını yitirdi. Irak’ta başlayan 2’nci Faysal dönemi ise 1958’de gerçekleştirilen bir darbe ile son buldu. Faysal ve ailesi öldürüldü.

1921’de Ürdün Kralı olan Abdullah ise 30 sene hüküm sürdü. O dönem kendisine bağlı Batı Şeria’nın yanında Filistin’in tamamına hakim olma isteğini hep sürdürdü.

Abdullah, 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda diğer Arap devletleriyle birlikte İsrail karşısında büyük bir hezimet yaşadı.

Nihayetinde de 1951’in temmuz ayında Kudüs’e gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında öldürüldü.

Kral 1. Abdullah’ın ardından yerine oğlu Talal geçti fakat ruh sağlığı poblemleri yaşayan Talal, tahtta fazla kalamadı.

Yerine geçen oğlu Hüseyin, ülkeyi 1999 yılına kadar yönetti. Kral Hüseyin dönemi bugünkü modern Ürdün’ün iç ve dış politikasının oluştuğu, ete kemiğe büründüğü bir dönem olarak adlandırılabilir.

Özellikle Arap-İsrail Savaşlarındaki tutumu, ülkedeki Filistinlilerle girdiği mücadeleler ve İsrail’le yaptığı barış anlaşması, dönemin en belirgin hadiseleri.

Kral Hüseyin’in dış politikadaki en mühim krizini 1967’deki İsrail ile Arap devletleri içindeki ve “6 gün Savaşları” olarak adlandırılan savaşta yaşadı.

(Sağdan sola) Kral Hüseyin, Cemal Abdünnasır, Yasir Arafat, Muammer Kaddafi, 1970. Fotoğraf: Filistin Yönetimi, Abed Rahim Hatip

[(Sağdan sola) Kral Hüseyin, Cemal Abdünnasır, Yasir Arafat, Muammer Kaddafi, 1970. Fotoğraf: Filistin Yönetimi, Abed Rahim Hatip]

İsrail, Haziran 1967’de ani bir baskınla Mısır, Ürdün ve Mısır’a savaş açtı. Arapların hezimetiyle sonuçlanan savaş neticesinde Mısır Sina’yı, Ürdün Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni, Suriye de Golan Tepeleri’ni İsrail’e kaybetti.

Ürdün kontrolündeki Filistin bölgesinin İsrail işgaline uğraması, ülke iç siyasetinde taşların oynamasına yol açtı.

1948’deki savaş ardından ve Filistinlilerin Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırdığı hadiseyle binlerce Filistinli komşu ülkelere göç etmek zorunda kalmıştı. Filistinli mültecilerin en fazla gittiği ülkelerin başında Ürdün geliyordu. Bunun bunun yanında, ülke nüfusunun yarısından fazlasını Filistinliler oluşturuyordu.

Batı Şeria’nın kaybedilmesinin ardından Ürdün’de karargah kuran Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), ülke içinde İsrail zıtı eylemler düzenlemeye başladı. Bu durum Kral Hüseyin ile FKÖ’nün arasının açılmasına yol açtı.

Tarihte “Kara Eylül” olarak adlandırılan ve Ürdün güçleri ile FKÖ üyeleri içinde 27 Eylül 1970’te başlayan ve belirli aralıklara 17 Temmuz 1971’e kadar devam eden çatışmalarda, çoğunluğu sivil olmak üzere 4 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.

Bu çatışmaların ardından FKÖ’nün merkezi, Ürdün’den Lübnan’a taşındı.

Filistinlilerle yaşanan bu hadiselerin ardından her ne kadar tarihi ilişkileri korumak istese de Kral Hüseyin, İsrail ile Araplar içinde yaşanan savaşlara doğrudan müdahil olmaktan kaçındı.

1973’te Mısır ve Suriye’nin eş zamanlı başlattığı İsrail saldırılarına git gide artan baskılar sonucu katılmak zorunda kaldı.

Kral Hüseyin, o dönem görev yapan İsrailli yetkililerin ardından yazdığı anıtlara yahut verdikleri röportajlara göre, İsrail’le diplomasi kanallarını sürekli olarak açık tutmuştu.

Ülke içindeki Filistinlilerin varlığı İsrail’le açık diplomatik ilişkiler kurmasına bir süre daha müsaade etmese de Kral Hüseyin, istihbarat örgütleri aracılığı ile İsrailli yetkililerle iletişim kanallarını 1994’te imzalanan Vadi Arabe Barış Anlaşması’na kadar açık tuttu.

Vadi Arabe Anlaşması

Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın 1973’teki savaşın ardından işgal altındaki Kudüs’ü ziyaret etmesi ve Mart 1979’da Mısır ile İsrail içinde imzalanan Camp David Barış Anlaşması, Ürdün ve Suriye’nin İsrail karşısında yalnız kalmasına yol açtı.

Bu zamanda Ürdün, İsrail’le doğrudan bir askeri çatışmaya girmekten uzak durdu. Kral Hüseyin Arap devletleriyle, İsrail’e karşı daha çok diplomatik alanda bir arada durmaya çalıştı.

Ürdün nihayetinde 26 Ekim 1994’te ABD gözetiminde İsrail’le Vadi Arabe Barış Anlaşması’nı imzaladı.

Ülkeyi 47 yıl bilfiil yönetin Kral Hüseyin’in Ürdün’ün bugünkü iç ve dış politika dinamiklerine etkisi tartışmasız bir gerçek. Esasen, Haşimi Hanedanı içinde bugün yaşanan hadiselerde de onun tesirini görmek olabilecek.

Bunları anlamak için de çok genç yaşta Kral olan Hüseyin’in eşleri ve çocuklarına bakmak gerekiyor.

Kraliçe Dina

Kral Hüseyin ilk evliliğini İstanbullu Çerkes bir aileden gelen ve İngiltere’de eğitim almış Kraliçe Dina ile yaptı fakat evlilikleri 3 yıl sürdü. Hüseyin’in Dina’dan Alia isimli bir kızları oldu.

Prenses Muna

İkinci evliliğini asıl ismi Tony Gardiner olan bir İngilizle yapan Kral Hüseyin, 11 yıl evli kaldı. Muna, kraliçe ilan edilmedi.

Prenses Muna, Ürdün Kralı 2’nci Abdullah’ın annesi.

Grafik: TRT Haber / Hafize Yurt

[Grafik: TRT Haber / Hafize Yurt]

Kraliçe Aliye

Kral Hüseyin’in üçüncü karısı olan Aliye, 4 yıl boyunca Ürdün Kraliçesi oldu ve bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. Bu evlilikten de Prenses Haya dünyaya gözlerini açtı.

Kraliçe Noor

Asıl adı Elizabeth Halaby olan Kraliçe Noor’un annesi Amerikalı, babası ise Hristiyan Arap’tı. Kral Hüseyin’le evlendikten sonra Müslüman oldu ve “Hüseyin’in nuru” manasına gelen “Nur’ul Huseyn” adını aldı.

Kral Hüseyin’in bu evliliğinden, halihazırda çokça gündemde olan Prens Hamza dünyaya gözlerini açtı.

Kral Hüseyin zamanında Veliaht krizi

Kral Hüseyin, 1999’da ABD’de kanser nasıl tedavi edileceği görmeye başlamıştı. Kral’ın kanser nasıl tedavi edileceğini yarıda kesip ülkeye dönmesi ülkede her şeyi değiştirdi.

Kral Hüseyin’in kardeşi Hasan uzun zamandır Veliaht Prens olarak görev yapıyordu. Prens Hasan sert mizacı ile bilinmektedu.

Kendisinden sonra ülkeyi kimin yöneteceği konusuna çözüm bulmak için nasıl tedavi edileceğini yarıda kesip Ürdün’e döndüğü söylenen Kral Hüseyin, kardeşi Hasan’ı veliaht prenslikten azledip yerine oğlu Prens Abdullah’ı atadı.

Kral Hüseyin ve Prens Abdullah, 1996. Fotoğraf: Reuters

[Kral Hüseyin ve Prens Abdullah, 1996. Fotoğraf: Reuters]

Esasen Kral Hüseyin’in, Kraliçe Noor’dan olan oğlu Hamza’dan “Gözümün Nuru” olarak söz ettiği rivayet ediliyor. Kraliçe Noor’un, Kral’ın ölümüne kadar yanında olması da Hamza’nın Veliaht Prens olması beklentilerini artırdı fakat yaşının genç olması ve tecrübeli olmayanliğinin buna engel olduğu iddia edildi.

İngiliz bir anneden doğan Veliaht Prens Abdullah, 1999’da babasının vefatının ardından Ürdün Kralı oldu.

Ürdün’deki son kriz nedir?

Kral Hüseyin’in ufak oğlu Prens Hamza, babasından sonra kral olan 2’nci Abdullah’ın dönemine Veliaht Prens olarak başladı.

Lakin Kral Hüseyin’in amcası Prens Hasan’a yaptığı gibi Kral Abdullah da oğlu Hüseyin’i 2004’te Veliaht Prens atadı.

Kral Abdullah ve üvey kardeşi Prens Hamza. Fotoğraf: Prens Hamza'nın web sitesi (http://www.princehamzah.jo/)

[Kral Abdullah ve üvey kardeşi Prens Hamza. Fotoğraf: Prens Hamza’nın web sitesi (http://www.princehamzah.jo/)]

Uzun bir süre ağabeyinin iktidarına ses çıkarmayan Hamza, son senelerda yönetime yönelttiği eleştirilerle ön plana çıkıyordu. Özellikle ülkede süregelen ekonomik kriz, Prens Hamza’nın dikkatini çektiği en mühim konuların başında geliyordu.

İşte, Ürdün’deki Prens Hamza krizi tüm bu yaşananların üzerine geldi.

Ülkedeki krizi dünyaya ilk duyuran ABD merkezli Washington Post gazetesiydi. Gazete, eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin ve 20 birinin “ülkenin istikrarına tehdit olduğu gerekçesiyle” gözaltına alındığını iddia etti.

Bin Hüseyin’in gözaltına alındığı ve başkent Amman’daki sarayında gözetim altında tutulduğu öne sürülürken, Ürdün Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Ahmed el-Huneyti ise Prens Hamza’nın gözaltına alınmadığını fakat kendisinden ülkenin güvenliğine zarar verebilecek faaliyetlerini durdurmasının istendiğini açıkladı.

Peki, geçtiğimiz pazar günü dünyaya açıklamalan olayda şu ana kadar neler yaşandı?

Olayın açıklamalmasının akabinde Hamza bin Hüseyin, avukatı aracılığıyla İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye gönderdiği video kaydında ev hapsine alındığını açıklamap yönetimi “yolsuzluk ve beceriksizlik” ile suçladı.

Lakin olayla alakalı en net açıklamalar Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi’den geldi.

Safedi, yapılan soruşturma neticesinde bin Hüseyin ile gözaltına alınan diğer bireylerin, ülkenin güvenlik ve istikrarını hedef alan faaliyet ve çalışmalarda bulundukları sonucuna ulaştıklarını aktarırken, ülkeyi hedef alan bu faaliyetlerin dış güçlerle koordinasyon halinde gerçekleştirildiğini dile getirdi.

Ürdün Genelkurmay Başkanı’nın, bin Hüseyin’den “ülkenin güvenliğini hedef alan faaliyetlerini durdurmasını” talep ettiği fakat buna olumlu yanıt alamadıklarını anlatan Safedi, eski Veliaht Prens’e kanunlar çerçevesinde ve Haşimi Kraliyet ailesi içinde muamelede bulunulacağını kelimelerine ekledi.

Bin Hüseyin’in önderliğini yaptığı olay kontrol altına alındı.

Safedi, Prens bin Hüseyin’in önderliğini yaptığı faaliyetlerin tamamıyla kontrol altına alındığı ve ülkenin güvenlik ve istikrarını hedef alan bir planın başarısızlığa uğratıldığını vurguladı.

“Yabancı bir istihbarat, bin Hüseyin’in eşiyle irtibata geçti”

Safedi, yabancı bir istihbarat teşkilatının, uçakla yurt dışına çıkmaları için bin Hüseyin’in eşiyle irtibata geçtiğini de dile getirdi.

Hafta sonu gözaltına alınan kişi rakamının 14 ile 16 içinde olduğunu aktaran Safedi, ordudan komutanların gözaltına alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, bilakis soruşturmayı bu güçlerin yürüttüğünü işaret etti.

Prens Hasan'ın düğün töreni. Kral Abdullah, Prens Hasan ve Kraliçe Noor (ortada), Fotoğraf: Prens Hamza'nın web sitesi (http://www.princehamzah.jo/)

[Prens Hasan’ın düğün merasimi. Kral Abdullah, Prens Hasan ve Kraliçe Noor (ortada), Fotoğraf: Prens Hamza’nın web sitesi (http://www.princehamzah.jo/)]

Kraliçe Noor: Masumlar için dua ediyorum

Kriz devam ederken Prens Hamza’nın annesi Noor el-Huseyn’den de açıklama geldi. Kraliçe, sosyal platform sitesi Twitter’dan yaptığı paylaşımda, “Şeytani iftiranın kurbanlarının galip gelmesi için” dua ettiğini dile getirdi.

Prens Hamza’dan açıklama

Gerilimin merkezindeki isimlerden Prens Hamza ise sosyal platform platformlarında yayımlanan yeni ses kaydında, içinde olduğu durumun biraz zor olduğunu, korumalarının çekildiğini ve Genelkurmay Başkanı Ahmed el-Huneyti’nin gelerek güvenlik güçleri adına kendisini tehdit ettiğini savundu.

“Gerginliği tırmandırmamak için şu an bir şey yapmak istemiyorum. Lakin evden çıkmama, sosyal platformda paylaşımda bulunmama ve aile dışında insanlarla iletişim kurmama yönündeki talimatlarına uymayacağım.”

Kriz duruluyor

Prens Hamza’nın bu kelimelerinin ardından Ürdün Kralı 2. Abdullah, eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin meselesiyle ilgilenmesi için amcası Hasan bin Tallal’ı görevlendirdi.

Eski Ürdün Kralı Hüseyin’in kardeşi Hasan bin Tallal, 1999 senesinde kardeşinin ölümünden 3 hafta önce veliaht prenslikten alınmış ve yerine Kral 2. Abdullah tayin edilmişti.

“Kendimi Kral’ın ellerine bıraktım”

Kral Abdullah’ın amcasını devreye sokmasının ardından Kraliyet Divanı’ndan bir açıklama geldi.

Açıklamaya göre, Prensler Haşim bin Hüseyin, Tallal bin Muhammed, Gazi bin Muhammed ve Raşid bin Hasan, Kral 2. Abdullah’ın amcası Hasan Bin Tallal’ın evinde Prens Hamza bin Hüseyin ile buluştu.

Prens Hamza burada imzaladığı mektupta, “Kendimi Kral’ın ellerine bıraktım. Babalarımız ve dedelerimizin ahdi üzerine kalacağım” ifadelerini kullandı

Krize dair iddialar ve tepkiler

Prens Hamza krizinin başlamasının ardından Ürdün ordusunun ilk kez İsrail’e ülkede her şeyin kontrol altında olduğu mesajı ilettiği söyleniyor.

İsrail’e yönelik bir iddia da ABD merkezli haber sitesi Axios’tan geldi. Site, İsrailli iş insanı Roy Shaposhnik’in Prens’e yardım ettiği ve İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’a yakın olduğunu ileri sürdü. İş adamı yardım iddialarını doğrularken, Mossad’a yakınlık iddialarını reddetti.

Ürdün Dışişleri Bakanı Saferi’nin yabancı istihbarat servisi iddialarında kimi kastettiği bilinmemekte.

Lakin gözaltına alınan bireylerin bazı devletlerle ilişkileri üzerinde iddialar söz konusu.

Bu husustaki en mühim iddia yine Washington Post gazetesinden geldi. Gazete, üst düzey bir istihbarat yetkilisine dayandırdığı haberde, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı bin Ferhan başkanlığında bir heyetin, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım İbrahim Avadallah’ın serbest bırakılmasını talep etmek için Ürdün’e gittiğini öne sürdü.

Eski Ürdün Maliye Bakanı olan Avadallah, 1990’lı seneler ve 2000’li senelerın başında ülkenin ekonomisine yön veren kişi olarak bilinmekte.

Avadallah’ın son senelerda ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a danışmanlık yaptığı söyleniyor.

Özellikle Batı gazetelerinde bulunan bu iddiaları Suudi Arabistan reddederken, Kral Abdullah ve Ürdün ile dayanışma içinde olduklarını açıklamayor.

Bir yanıt yazın